HAKKI YALÇIN – KALANLAR!
Koca bir futbol döneminden geriye neler kaldı? Parasından öbür hiçbir şeyi olmayanlarla parasından öteki her şeyi olanlar ortasındaki uğraşın dökümleri kaldı. Yapılmaması gerekenleri yapanların, yapmaları gerekenlerden nasıl vazgeçtiklerinin “inatçı belgesi” kaldı.
Fenerbahçe’de gereksiz transferlere para basanlar bir kere daha yolda kalırken, geride geleceğe borçlanmış “ihtiyar çocuklar” kaldı. Karanlığın şeridinde yürüyenlere gösterilen ayrıcalıklar soru işaretlerinin çengelinde asılı kaldı. Kadro içinde grup kuran futbolcuların Sivasspor maçında güle oynaya kaybetmekten nasıl keyif aldıklarının resmi kaldı. Yalnızca şampiyonluğu kaybettiğini zanneden Ali Koç’un yanlışları baki kaldı da medyadaki sırnaşık sarmaşıkların kaçacak deliği kalmadı.
Güçlü bir futbol döneminden geriye dimdik duran bir Sergen Yalçın kaldı. Sergen Yalçın’ın elinde gururla taşıdığı 2 kupa ve sevginin gücü kaldı. Bakmayın pastaya saldırmalarına, Sergen Yalçın’ı çok vakit çaresiz bırakan Beşiktaş idaresi şampiyonlukta kararsız kaldı. Karagümrük maçından sonra “şampiyonluğu kaybettik” diye gözyaşı döken Beşiktaşlı Rosier, “sevimli çocuk” olarak gönlümüzde kalırken, kasti olarak rakibinin bileğine basan ve özür dilemesi gerekirken pis pis sırıtan İrfan Can Kahveci’nin küstahlığıyla insanlık sınıfta kaldı.
Koca bir futbol döneminden geriye, kaybettiği şampiyonluk gecesinde bile kendi kaygısına düşen klasik Fatih Terim fotoğrafları kaldı. Çıkarlarına uymadığı için Malatyaspor kalecisi Ertaç’ın uzattığı elini sıkmayan kaleci Muslera’nın giderek kimlere benzediğinin kuşkusu kaldı. İğneyi kendilerine batırmayıp çuvaldızı öbür adreslerde arayanlar yıkılan hayallerin ortasında kaldı. Zarafetin kararı kalmadı.
Koca bir futbol döneminden geriye, küme düşme mahallinde teslim aldığı Trabzonspor’u mucizevi bir seyahate taşıyan Abdullah Avcı kaldı. Topladığı puanların ve oynattığı futbolun Abdullah Avcı’nın kalitesine ne kadar yakıştığının evrakı kaldı. Genç teknik adamlara vazife vermeyen liderlerin, kendilerini küme düşüren teknik adamlardan nasıl keyif aldıklarının parolası kaldı.
Cinayetlerin bile yasal yer bulduğu hakemlik gerçeğinde Bahattin Şimşek’in ismi vicdanlı yüreklerde “zanlı” olarak kaldı.
Sergen Yalçın’ın kazanmasıyla silah olarak kullanılan berbatlığın inancın karşısında “teklediği” gerçeği kaldı. Hala taç atmayı bile öğrenemeyen futbolcuların saha ortasındaki geçersiz pozları cahillerin zavallı gösterisi olarak kaldı. Ya da artistlik histerisi!
Koca futbol döneminden geriye, ele verdiklerinden fazlasını gelecek döneme saklayıp, kirli bir tencereye uymak için yuvarlanan kapaklar kaldı. Yabancı sayısının düşürülmediği bir ülkede gruplardaki yerli futbolcular tekrar devede kulak kaldı. Paralanmış bir futbol medyası, bilgisiz mezarlığı ve ekranlarda sallabaş yorumcular kaldı. Kimilerinin elinde avucunda palavralardan diğer bir şey kalmadı. Biten dönemin akabinde aklımda Sergen Yalçın’ın şampiyonluk gecesi döktüğü gözyaşları kaldı. “Ağlamak güzeldir” dedim. “Hele kalbe damlıyorsa!”
Fotomac